Osmanlı Zamanında Kahvehane Kültürü

Osmanlı Zamanında Kahvehaneler

Kıraathane veya Kahvehane olarak adlandırdığımız mekan kahve, çay ve benzer içeceklerin servis edildiği halkın toplandığı yerdir. Tütün ürünleri bulunur, masa oyunları oynanır, genellikle gündemdeki konulardan sohbet edilen hanedir. Barlardan ve birahanelerden farklı olarak alkollü içecekler bulunmaz ve yemek servisi yapılmaz. 

Kahvehaneler ilk olarak 16.yüzyılın başlarında Şam, Mekke ve Kahire'de ortaya çıkmıştır. Bilinen ilk Kahvehaneyi Şam'dan gelen Şems ve Halepli bir tüccar olan Hakem açmıştır. Kahvehanelerin sayısı Kanuni Sultan Süleyman zamanında 50, 16.yüzyılın sonunda 600 ve 19.yüzyılda da 2500'ü buldu.

Yapılan araştırmalara göre kahvehane halkının çoğunu İstanbul'a gitmek üzere gelen kişiler, basit esnaflar ve alt-orta tabakadan devlet memurları oluşturmaktaydı. Ayrıca kahvehane sahiplerinin tamamı Müslümandı.

İlk zamanlarından beri kahvehane içerisinde konuşulan konular dönüp dolaşıp devlet yönetiminin ve yöneticilerin eleştirilerine gelmesi, padişahlar tarafından hiçbir zaman iyi karşılanmadı. Bu sebepten kahvehaneler sürekli kapatıldı ve yasaklandı. Hatta bazı kahvehane sahipleri idam edildi.

''Her nesne ki fahim (kömür) mertebesine vara, yani kömür ola, sırf haramdır...''
''Mesavihanedir, ana varmaktan meyhaneye varmak evladır.'' 

 Kanuni dönemi Şeyhülislamı Ebusuud Efendinin bu sözleri gelecek zamanlarda kahvehanelerin kaderlerini söylüyordu. Zaten 3. Murat zamanında yine bir Şeyhülislam sözleriyle kahvehanelere 20 yıl süren bir yasak geldi. Yasaklama kanunları 4. Murat döneminde daha kanlı ve sert bir şekilde devam etti. 4. Murat ayrıca bütün kahvehanecileri tek tek astırmış bir padişahtır. 3. Selim'de kahvehaneleri yasaklayan bir diğer padişahımızdır.

Halk hayatına 17.yüzyıl başlarında giren yeniçeri kahvehaneleri, yeniçeri ocağının 1826'da kaldırılmasıyla beraber teker teker kapatıldı. Yeniçeri ocağıyla beraber tulumbacılar ocağı da kaldırılmış yerine her mahalleye bir tulum takımı kurulmuştu. Bunun üzerine yeniçeri kahvehanelerinin yerini tulumbacı kahvehaneleri aldı. Tulumbacı kahvehaneleri özel mimari, dekorasyon, el işçiliği ve kullanılan malzemeler bakımından geleneksel Türk sanatının şahane örnekleriydi. Defterdar'da Kahya İsmail, Galata'da Hendek ve Karagümrük'de Uzun Ahmet kahveleri en çok bilinen tulumbacı kahvehanelerinden olmuştur.

Osmanlı'da son dönemlerde kahvehaneler gizli toplantıların ve konferansların verildiği yerler haline geldi. En bilinenlerinden birisi Fevziye Kıraathanesi olmuştur. Burası Jön Türk rejimi sonrasında ordudan atılan askerlerin toplantı yeri olmuştur ve dönemin reform önderlerinin konferanslarına ev sahipliği yapmıştır. 

Tanzimat sonrasının en önemli kahvehaneleri; ''Arşak ve CafeFlamme' isimlerini almıştı. Bu kahveler Şinasi Abdulhak Hamit gibi dönemin ünlü edebiyatçılarını ağırlamıştır. 19. Yüzyıl başlarında İstanbul neredeyse komple kahvehaneler ile kaplıydı. Özellikle Galata ve Tophanede bulunan kahveler yabancı yazarlarında ilgisini çekiyordu. Çiçek kahvehanesi ise müdavimler ve bilim adamlarından oluşurdu. Naci Şeyh Vasfi tanınan müdavimlerdendi. 

Veznecilerdeki Darüttalim kahvehanesi de müdavimleri ile dikkat çekerdi. Ahmet Hamdi Tampınar, Nihat Tarlan bu ünlü bilim adamlarından sadece birkaçıydı. Hatta söylenene göre Ahmet Hamdi Tampınar roman yazarken romanındaki karakterlerinden bazılarını bu müdavimlerden seçmiş. 

Eski gazete ve dergilerde kahvehanelere ilk olarak Okçularbaşı'ndaki Sarafim Efendi'nin Uzun Kahvesine rastlanır. Bu kahve ramazan ayında tam bir şiir yuvasına dönerdi. Namık Kemal, Hasan Suphi gibi isimler müdavimler arasındaydı. Burada ayrıca kitap satışları yapılırdı. O zamanlarda yeni çıkan kitaplar buradan temin edilirdi. Bütün mektuplar da burada cevaplanır ve sorular cevapsız bırakılmazdı.

Son dönem kahvehaneler içinde en önemlisi Yeni Kapı'da Kemal Bey'in kahvehanesiydi. Tavla oynamak yasaktı ama kitap okuma odaları vardı. Kış mevsimleri Ali Poyrazoğlu'nun tek kişilik tiyatro yaptığı mekanın müdavimleri genellikle Yeşilçam oyuncuları ve tiyatroculardı.

12 Eylül sonrası ülkemizin demokrasiye geçmesiyle birlikte artık kahvehanelerin dizayn olayı değişti. Üniversitelerin çevresindeki ''üniversite kahvehaneleri'' ve birkaç ''artistler'' kahvehanesi dışındaki kahveler insanların sohbet ettiği, tavla oynadığı, çay ve kahve içtiği sıradan mekanlar olmuştur. İnsanlar genellikle rahatlamak ve stres atmak için giderler.

0 Yorum "Osmanlı Zamanında Kahvehane Kültürü"

Yorum Gönder

Yayın Üstü Sponsor Reklam

Yayın Ortası Sponsor Reklam

Yayın Ortası Sponsor Reklam 2

Yayın Altı Sponsor Reklam